Adalet için Savaşmak...



Aşağıdaki araştırma yolsuzluk soruşturmalarının neden AKP seçmeninde işe yaramadığını gösteren bir çalışma olmuş.


Gerçi zaten, böyle sonucu beklemek, başından beri, yerinde değildi. Çünkü AKP'nin siyasi eylem planları genelde sıkı sosyal kamplaşmaya dayandığından, ancak vaktiyle Abdullatif Şener'in istifası kadar etkili oldu bu hareketler, AKP seçmeni üzerinde.
Dikkat edilmesi gerekense Türkiye genelinde oy kullanma oranının artma eğilimi göstermesi(kendimden biliyorum) ve bununsa nispetle AKP'denhazzetmeyen kitlelerden kaynaklanması gösterilebilir.
Şu an kimsenin galip ya da mağlup gibi gezinmesi ciddi fayda getirmeyecektir; çünkü AKP'nin kamplaşma siyaseti zaten cemaatin istediği eli ortaya koymuştur.
Altta görüleceği üzere AKP seçmeni zaten yek bir vücut olmuş ve asabiyet anlayışı ile hareket ederek kararını 17 aralık soruşturmalarından evvel kesin olarak vermiştir. Oylardaki yaklaşık %4lük kayıp ise çoğunlukla sandığa ilk defa giden AKP karşıtı seçmenlerden kaynaklanmaktadır, bence. Misal Çanakkale evvelki seçimlerde %84 olan oy kullanma oranı %90'ı aşmıştır. Bunun Türkiye geneline yansıma ihtimali düşünüldüğünde bence bu bütün Türkiye için inanılmaz bir başarıdır. Bunun mimarı ise iyisi ve kötüsü ile en başta AKP ve ona karşı haziran olaylarıyla başlayan "duruş"tur. Bu ikisi arasındaki gerilim savaş düzeyine çıkmadığı sürece ülkeyi çok ilerilere taşıyacaktır. Bu Türk devlet yönetimindeki "oğuzluk-yabguluk" anlayışı ile de bağlantılıdır. Genelde Ortaasya Türk Devletlerinin yıkılmasına neden olan bu yapı temelde faydalı amaçlar için kullanılabilir. Bunun başarılı fakat kötü örnekleri olarak; Nazi Almanyası, Soğuk Savaş'taki bloklar ve şu anki ABD güdümlü batı ile oryantalistlik ile İslam kültürünün hakim olduğu toplumlar arasındaki çekişme gösterilebilir.
AKP'nin çok ciddi manada taze kana ihtiyacı var. Yoksa Hz. Muhammed(S.A.V.)'in kötülediği asabiyet şekline yönelecektir. Bunu Başbakan kendisi de kötülemiştir; fakat sanırsam bu fikirlerini siyasi girdap içinde omuzlarına yüklenen günün ağır sorumlulukları yüzünden unutmuş olsa gerek. Allah adaleti herkes için kullanalım diye bize emanet etmiştir. Bunu görmezden gelmeye başlamak maalesef "münafıklık"tan başka bir şey değildir. Cehaletin kökeni de aynıdır; "görmezden gelme, umursamama". Yoksa bilgisizlik değildir. Bilgisizlik körlik yaratır, fakat bakmaya niyeti olmayanın gözü de kalbi de mühürlüdür.
CemBir an önce kendisine yeni dostlar bulamazsa AKP ibn-i Haldun'un da dediği üzere vadesi, ecelinden evvel dolacaktır; dedikleri üzere "tek taştan duvar olmaz".
Cemaat AKP'nin siyasi olarak hem içte(ülkede) hem dışta(uluslararası) yanlızlaşması için çaba sarf ederek AKP'yi yoldan çıkması için zorlamaktadır, kanına girmektedir. Şu an ki durumda ise sanılanın aksine başarıya ulaşmıştır. Cemaatin başarılı olamadığı tek konu muhalefetin birleştirilmesi olmuştur, lakin genel seçimlere kadar bu konuda eylem ve söylemlerini arttırmaları hatta Fettullah Gülen'in AKP'ye karşı her ne olursa olsun bir "muhalif güçler koalisyonu kurulması gerektiği şeklinde" bir fetva vermesi buna uyulması tehlikesi ufukta belirmiştir. Muhalefetin kendi için fikir üretemyecek kadar sığ olduğu düşünüldüğünde bu konuda bir manipülasyona nasıl da açık hale geldiklerini görebiliyor musunuz?
Cemaat şu hâliyle Türkiye'nin siyasi konjonktürünü belirleyecek bir güç haline gelmektedir; bunun önüne geçmek şu an mümkündür fakat uğruna feda edilmesi gereken çok şey vardır ve takva ile hareket edilmediği takdirde bu şavaşın kazanılma olasılığı zayıftır.
Cemaatin asıl emeli AKP'yi kendi içine kapatıp bütün dünyadan kopararak yozlaşmasını ve tükenmesini hızlandırmaktır. Bu arada muhalefet de birlik olduğunda elde edeceği gücü fark ederse 1970'lerin sonunda CHP'ye karşı kurulan "Milliyetçi Cephe hükümetlerinin" bir benzeri AKP'ye karşı CHP önderliğinde kurulabilir. Şu anki seçim oranları bunun için yeterli
Cemaati küçümsemek AKP için çok faydalı bir hamle olmaz. Sun Wu(TZU)'nun Savaş Sanatı adlı eserinde dediği gibi:"Sonuçta, düşmanı ve kendinizi iyi biliyorsanız, yüzlerce savaşa bile girseniz sonuçtan emin olabilirsiniz. Kendinizi bilip, düşmanı bilmiyorsanız, kazanacağınız her zafere karşın yenilgiyle de tanışabilirsiniz. Ne kendinizi ne de düşmanı bilmiyorsanız sizin için gireceğiniz her savaşta yenilgi kaçınılmazdır."
O bakımdan savaş daha bitmemiştir. Daha yeni başlamaktadır...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pazara pirince giderken evdeki bulgurdan olmaya doyamamak

Algısızlık uçurumu

Nişanyan "Yanlış Cumhuriyet" kitabı eleştirisi